top of page

Yeme Bozuklukları Araştırmaları

Burada paylaşılan araştırmalar nationaleatingdisorders.org adresinden alınmıştır.

Anoreksiya Nervoza

  • Bir araştırma, herhangi bir zamanda genç kadınların %0,3-0,4'ü ve genç erkeklerin %0,1'i anoreksiya nervozadan muzdarip olacağını bulmuştur.

  • ABD'de daha yeni birkaç çalışma, ortaya çıkan bozuklukların aralığını daha doğru bir şekilde yansıtan daha geniş yeme bozuklukları tanımları kullanmış ve bu da yeme bozukluklarının daha yüksek prevalansına neden olmuştur.

  • 2007'de yapılan bir araştırmada, 9.282 İngilizce konuşan Amerikalıya yeme bozuklukları da dahil olmak üzere çeşitli zihinsel sağlık durumları hakkında sorular sorulmuştur. Biological Psychiatry'de yayınlanan sonuçlar, kadınların %0,9'unun ve erkeklerin %0,3'ünün yaşamları boyunca anoreksiya nervozaya sahip olduğunu bulmuştur.

  • Araştırmacılar 496 ergen kızdan oluşan bir grubu 20 yaşına gelene kadar 8 yıl boyunca takip ettiklerinde şunları bulmuşlardır:

-Kızların %5,2'si DSM-5 anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza veya tıkınırcasına yeme bozukluğu kriterlerini karşılamıştır.

-Araştırmacılar spesifik olmayan yeme bozukluğu semptomlarını dahil ettiğinde, kızların toplam %13,2'si 20 yaşına gelene kadar bir DSM-5 yeme bozukluğundan muzdariptir.​

  • Birkaç kaynaktan gelen bilgileri birleştiren Eric Stice ve Cara Bohon (2012) şunları bulmuştur:

-Kadınların %0,9-%2'si ve erkeklerin %0,1-%0,3'ü anoreksiya nervoza geliştirecektir.

-Eşik altı anoreksiya nervoza, ergen kadınların %1,1-%3'ünde görülür.

  • Yaşları 15 ile 24 arasında olan anoreksiyalı gençlerin, aynı yaştaki akranlarına göre 10 kat daha fazla ölme riski bulunmaktadır.

  • Erkekler, anoreksiya nervoza olan bireylerin %25'ini temsil etmektedir ve kısmen, çoğu insan erkeklerin yeme bozukluğu olmadığını varsaydığından, genellikle daha geç teşhis konulduğu için ölme riski daha yüksektir.

  • Subklinik yeme bozukluğu davranışları (tıkınırcasına yeme, kusma, müshil kötüye kullanımı ve kilo vermek için oruç tutma dahil) erkekler arasında neredeyse kadınlar arasında olduğu kadar yaygındır.

  • Minnesota'da devam eden bir çalışma, anoreksiya nervoza insidansının son 50 yılda yalnızca 15 ila 24 yaş arası kadınlarda arttığını bulmuştur. İnsidans, diğer yaş gruplarında ve erkeklerde sabit kalmıştır.

Kaçıngan/Kısıtlı Yiyecek Alımı Bozukluğu (KKYAB)

  • Uzman bir klinikte tedavi gören yeme bozukluğu olan bir grup ergende, %14'ü KKYAB kriterlerini karşılamıştır. KKYAB olanların 

-daha genç ve

-erkek

olması daha olasıdır.

  • KKYAB olan birçok çocuk aşağıdaki semptomları bildirmiştir:

-yiyeceklerden kaçınma

-iştah azalması

-karın ağrısı

-emetophobia (kusma korkusu)

  • KKYAB olan çocukların yaklaşık yarısı kusma veya boğulma korkusu bildirmekte ve beşte biri duyusal sorunlar nedeniyle belirli yiyeceklerden kaçındıklarını söylemektedir.

-Aynı çalışma, KKYAB olan çocukların üçte birinin duygudurum bozukluğuna, dörtte üçünün kaygı bozukluğuna ve yaklaşık yüzde 20'sinin otizm spektrum durumuna sahip olduğunu bulmuştur.

Sporcular

  • 1. Lig NCAA (Amerikan Kolej Sporları Kurumu) sporcuları üzerinde yapılan bir çalışmada, kadın sporcuların üçte birinden fazlası kendilerini anoreksiya nervoza riskine sokan tavırlar ve belirtiler bildirmiştir.

  • Yeme bozukluğu olan sporcuların çoğu kadın olsa da erkek sporcular da risk altındadır - özellikle diyet, dış görünüş, boyut ve kiloyu vurgulama eğiliminde olan sporlarda yarışanlar. Ağırlık sınıfı sporlarında (güreş, kürek, at yarışı) ve estetik sporlarda (vücut geliştirme, jimnastik, yüzme, dalış) erkek sporcuların yaklaşık %33'ü etkilenmektedir. Ağırlık sınıfındaki ve estetik sporlardaki kadın sporcularda tahminen %62'ye varan oranlarda düzensiz yeme meydana gelmektedir.

  • Estetik sporlarda liseli kadın sporcuların %41,5'i düzensiz yemek yediğini bildirmiştir. Düzensiz beslenme bildirmeyen estetik sporlarla uğraşan sporculardan sekiz kat daha fazla yaralanma olasılıkları bulunmaktadır.

  • Bir çalışma, üniversiteli kadın sporcuların %35'inin ve üniversiteli erkek sporcularının %10'unun anoreksiya nervoza riski altında olduğunu ve üniversiteli kadın sporcuların %58'i ve üniversiteli erkek sporcularının %38'inin bulimiya nervoza riski altında olduğunu bulmuştur.

  • Kolej sporcularında yeme bozukluklarının prevalansı, dansçılar ve en seçkin kolej sporcuları arasında, özellikle de zayıf bir fiziği veya kilo kısıtlamasını vurgulayan sporlarla (örn., artistik patinaj, güreş, kürek çekme) uğraşanlar arasında daha yüksektir.

  • Ankete katılan kadın kolej sporcularının %25,5'inde subklinik yeme bozukluğu semptomları bulunmuştur.

  • Kolejli kadın sporcularla çalışan atletik antrenörler arasında yapılan bir ankette, yalnızca %27'si yeme bozukluğu olan bir sporcuyu tanımlamıştır. Buna rağmen, atletik antrenörlerin %91'i yeme bozukluğu olan bir sporcuyla uğraştığını bildirmiştir. Eğitmenlerin %93'ü kolejli kadın sporcular arasında yeme bozukluklarının önlenmesine daha fazla dikkat gösterilmesi gerektiğini hissetmiştir. %25'i yeme bozukluklarını yönetme politikası olmayan bir kurumda çalışmıştır.

  •  2. Lig kadın kolej sporcuları üzerinde yapılan bir araştırma, %25'inin düzensiz yemek yediğini, %26'sının adet bozukluğu bildirdiğini, %10'unun düşük kemik mineral yoğunluğuna sahip olduğunu ve %2,6'sının üç semptomun tümüne sahip olduğunu bulmuştur.

  • Düzensiz yemek yediğini bildiren liseli kadın sporcuların kas-iskelet yaralanmasına maruz kalma olasılığı, düzensiz yemek yemediğini bildirmeyen sporculara göre iki kat daha fazla bulunmuştur.

Tıkınırcasına Yeme Bozukluğu (TYB)

  • 2007'de yapılan bir araştırmada, 9.282 İngilizce konuşan Amerikalıya yeme bozuklukları da dahil olmak üzere çeşitli zihinsel sağlık durumları hakkında sorular sorulmuştur. Biological Psychiatry'de yayınlanan sonuçlar, kadınların %3,5'inin ve erkeklerin %2'sinin yaşamları boyunca tıkınırcasına yeme bozukluğu yaşadığını ortaya koymuştur.

-Bu, TYB'yi anoreksiya ve bulimiya nervozanın toplamından üç kat daha fazla yaygın hale getirmektedir.

-TYB ayrıca meme kanseri, HIV ve şizofreniden daha yaygındır.

  • Araştırmacılar 496 ergen kızdan oluşan bir grubu 8 yıl boyunca 20 yaşına gelene kadar takip ettiklerinde şunları bulmuşlardır:

-Kızların %5,2'si DSM-5 anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza veya tıkınırcasına yeme bozukluğu kriterlerini karşılamıştır.

- Araştırmacılar spesifik olmayan yeme bozukluğu semptomlarını dahil ettiğinde, kızların toplam %13,2'si 20 yaşına gelene kadar bir DSM-5 yeme bozukluğundan muzdariptir.​

  • Birkaç kaynaktan gelen bilgileri birleştiren Eric Stice ve Cara Bohon,

-Kadınların %0,2 ila %3,5'i ve erkeklerin %0,9 ila %2'si tıkınırcasına yeme bozukluğu geliştireceğini

-Eşik altı tıkınırcasına yeme bozukluğu ergen kızların %1,6'sında görüldüğünü bildirmiştir.

  • Araştırmalar;

-Mevcut TYB olan kişilerin %28,4'ünün hastalıkları için tedavi gördüğünü,

-Hayatlarının bir noktasında TYB olan kişilerin %43,6'sının ise tedavi göreceğini öngörmektedir.

  • Hem küçük çocuklarda hem de yaşlı yetişkinlerde bildirilmiş olmasına rağmen, TYB genellikle 10'lu yaşların sonunda veya 20'li yaşların başında başlamaktadır.

  • Tıkınırcasına yeme bozukluğu olanların yaklaşık %40'ı erkektir.

  • Kilo verme tedavisi arayan on kişiden üçü TYB belirtileri göstermektedir.

Bulimiya Nervoza

  • Herhangi bir zamanda, genç kadınların %1'i ve genç erkeklerin %0,1'i bulimiya nervoza tanı kriterlerini karşılayacaktır.

  • 2007'de yapılan bir araştırma, 9.282 İngilizce konuşan Amerikalıya yeme bozuklukları da dahil olmak üzere çeşitli zihinsel sağlık durumları hakkında sorular sorulmuştur. Biological Psychiatry'de yayınlanan sonuçlar, kadınların %1,5'inin ve erkeklerin %0,5'inin yaşamları boyunca bulimiya nervoza yaşadığını ortaya koymuştur.

  • Araştırmacılar 496 ergen kızdan oluşan bir grubu 8 yıl boyunca 20 yaşına gelene kadar takip ettiklerinde şunları bulmuşlardır:

-Kızların %5,2'si DSM-5 anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza veya tıkınırcasına yeme bozukluğu kriterlerini karşılamıştır.

- Araştırmacılar spesifik olmayan yeme bozukluğu semptomlarını dahil ettiğinde, kızların toplam %13,2'si 20 yaşına gelene kadar bir DSM-5 yeme bozukluğundan muzdariptir.​

  • Birkaç kaynaktan gelen bilgileri birleştiren Eric Stice ve Cara Bohon,

-Kadınların %1,1 ila %4,6'sı ve erkeklerin %0,1 ila %0,5'i bulimiya geliştireceğini

-Eşik altı bulimiya nervoza, ergen kızların %2,0 ila %5,4'ünde görüldüğünü bildirmiştir.

Zorbalık/Kilo Zorbalığı

  • Yeme bozukluklarının gelişimine en iyi bilinen çevresel katkı, zayıflığın sosyokültürel olarak idealleştirilmesidir.

  • 6 yaşına gelindiğinde, kızlar özellikle kendi ağırlıkları veya şekilleri ile ilgili endişelerini dile getirmeye başlamaktadır. İlkokula giden kızların (6-12 yaş) %40-60'ı kiloları veya fazla şişmanlamaktan endişe duymaktadır. Bu endişe yaşam boyu devam etmektedir.

  • Kilo verme programı katılımcılarının %79'u, daha fazla yemek yiyerek kilo damgasıyla başa çıktıklarını bildirmiştir.

  • Dergi okuyan Amerikalı ilkokul kızlarının %69'u resimlerin ideal vücut şekli kavramlarını etkilediğini, %47'si ise resimlerin kilo verme isteği uyandırdığını söylemektedir.

  • Aşırı kilolu kızların %40'ı ve aşırı kilolu erkeklerin %37'si akranları veya aile üyeleri tarafından kilolarıyla ilgili zorbalığa uğramaktadır. Kilo zorbalığı, kilo alımını, aşırı yemeyi ve aşırı kilo kontrolü önlemlerini öngörmektedir.

  • Fazla kilolu gençler arasında kiloya dayalı mağduriyet, daha düşük fiziksel aktivite seviyeleri, sporla ilgili olumsuz tutumlar ve fazla kilolu öğrenciler arasında fiziksel aktiviteye daha düşük katılım ile ilişkilendirilmiştir. Aşırı kilolu ve obez yetişkinler arasında, kiloya dayalı zorbalık yaşayanlar daha sık tıkınırcasına yemek yer, yeme bozukluğu semptomları için yüksek risk altındadır ve tıkınırcasına yeme bozukluğu teşhisi konma olasılığı daha yüksektir.

  • Kiloları konusunda aşırı endişe duyan annelerin çocukları, sağlıksız tutum ve davranışlarını model alma konusunda daha fazla risk altındadır.

  • Kilo damgası, psikolojik ve fiziksel sağlık için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Depresyon, düşük benlik saygısı ve beden memnuniyetsizliği için önemli bir risk faktörü olduğu belgelenmiştir.

  • Düşük benlik saygısı, yeme bozukluğu olan bireylerin ortak bir özelliğidir.

  • Algılanan kilo ayrımcılığı, ruh hali ve kaygı bozukluklarının mevcut teşhisi ve ruh sağlığı hizmetlerinin kullanımı ile önemli ölçüde ilişkilidir.

Komorbid Bozukluklar

  • Anoreksiya nervoza yaşayan kişilerin üçte ikisi, yeme bozukluklarının başlamasından birkaç yıl önce bir anksiyete bozukluğu belirtisi de göstermiştir.

  • Mükemmeliyetçilik, kurallara uyma zorunluluğu ve hata yapma kaygısı gibi çocukluktaki obsesif-kompulsif özellikler, yeme bozukluğu geliştiren kadınlarda, olmayan kadınlara göre çok daha yaygın görülmüştür.

  • Yeme bozukluğu nedeniyle hastaneye kaldırılan 2400'den fazla kişiyle yapılan bir araştırma, %97'sinin aşağıdakiler de dahil olmak üzere bir veya daha fazla komorbid duruma sahip olduğu bulunmuştur:

-%94'ünde duygudurum bozuklukları, çoğunlukla majör depresyon

-%56'sında anksiyete bozukluğu teşhisi

-%20'sinde obsesif kompulsif bozukluk

-%22'sinde travma sonrası stres bozukluğu

-%22'sinde alkol veya madde kullanım bozukluğu olduğu görülmüştür.

  • Yeme bozukluğu olan yaklaşık dört kişiden biri travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtileri göstermektedir.

  • Yeme bozukluğu nedeniyle hastaneye yatırılan kadınların %36,8'i düzenli olarak kendine zarar vermektedir.

  • Uluslararası Yeme Bozuklukları Dergisi'nde 2009 yılında yapılan bir araştırmada, yeme bozukluğu için tedavi arayan beş kadından birinde altı veya daha fazla dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu (DEHB) belirtisi olduğunu bulunmuştur.

  • Kişilik bozuklukları yeme bozukluğu olan kişilerde de sıklıkla görülmektedir.

  • Anoreksiya nervoza yaşayanlar arasında,

-Kısıtlayıcı tip: %20'sinde obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu, %10'unda sınırda kişilik bozukluğu

-Aşırı çıkaran tipi: %12'sinde obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu, %25'inde sınırda kişilik bozukluğu

-Bulimiya nervoza hastalarının %11'inde obsesif kompulsif kişilik bozukluğu, %28'inde borderline kişilik bozukluğu olduğu görülmüştür.

  • 2014 yılında yapılan bir araştırma, önceki 20 çalışmadan elde edilen birleştirilmiş ve analiz edilen verilerin sonucunda, komorbid kişilik bozukluklarını bulmuştur:

-TDBYB'li kişilerin %38'inin:

%11'inde obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu

%12'sinde borderline kişilik bozukluğu

-Tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişilerin %30'unun

%10'unda obsesif-kompulsif kişilik bozukluğu

%10'unda borderline kişilik bozukluğu olduğu görülmüştür.

  • Depresyon ve diğer duygudurum bozuklukları, yeme bozukluklarıyla oldukça sık bir arada görülmektedir.

  • Yeme bozukluğu olanlarda obsesif-kompulsif bozukluk riski belirgin şekilde yüksektir.

  • Bir çalışma, tıkınırcasına yeme bozukluğu olan hastaların %73,8'inin en az bir yaşam boyu psikiyatrik bozukluğu olduğunu ve %43,1'inin en az bir mevcut psikiyatrik bozukluğu olduğunu bulmuştur. Yaşam boyu bozukluklar arasında duygudurum, kaygı ve madde kullanım bozuklukları en yaygın olanlardır. Mevcut komorbiditeler arasında, duygudurum ve kaygı en yaygın olarak görülmüştür.

  • Anoreksiya nervoza hastalarının %69 ve bulimiya nervoza hastalarının %33 oranında komorbid OKB tanısı bulunmaktadır.

  • Komorbid bir psikiyatrik bozukluğu olan tıkınırcasına yeme bozukluğu hastalarında, komorbid bir durum olmaksızın tıkınırcasına yeme bozukluğu olan hastalardakinden önemli ölçüde daha yüksek mevcut yeme bozukluğu psikopatolojisi, olumsuz duygulanım ve daha düşük benlik saygısı bulunmuştur.

  • Bazı psikiyatrik bozukluklar, özellikle obsesif-kompulsif bozukluk, duygudurum bozuklukları ve kişilik bozuklukları, yeme bozukluğu olanlarda sıklıkla bulunmaktadır ve tahminler %42-75 arasında değişmektedir.

  • Ulusal düzeyde temsili bir ankette, bulimiya nervoza olan katılımcıların %95'i, tıkınırcasına yeme bozukluğu olanların %79'u ve anoreksiya nervoza olanların %56'sı en az bir başka psikiyatrik bozukluk için kriterleri karşılamıştır. Bulimiya nervoza hastalarının %64'ü, komorbid üç veya daha fazla psikiyatrik bozukluk için kriterleri karşılamıştır.

  • Yeme bozukluğu olan kadınlarla yapılan bir çalışmada, katılımcıların %94'ünde komorbid bir duygudurum bozukluğu görülmüştür. Örneklemdekilerin %92'si bir depresif bozuklukla mücadele ettiği görülmüştür.

  • Anoreksiya nervoza olan kişilerin %32-39'una, bulimiya nervoza olan kişilerin %36-50'sine ve tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişilerin %33'üne de majör depresif bozukluk teşhisi konmaktadır.

  • Anoreksiya nervoza olan kişilerin %48-51'ine, bulimiya nervoza olan kişilerin %54-81'ine ve tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişilerin %55-65'ine anksiyete bozukluğu teşhisi konmaktadır.

Kompulsif Egzersiz

  • Yeme bozukluğu teşhisi konan üniversite öğrencilerinin tahminen %90-95'i aynı zamanda bir spor salonuna kayıtlıdır.

  • Spor salonuna gidenlerin tahminen %3'ünün egzersizle zararlı bir ilişkisi bulunmaktadır. Bazı araştırmalar, spor salonuna gidenlerin %42 kadarının egzersizle zararlı bir ilişkisi olduğunu ortaya koyan 2008 Paris araştırması da dahil olmak üzere, bu sayının daha da yüksek olabileceğini bulmuştur.

  • Fitness uzmanlarını içeren bir araştırma, katılımcıların %100'ünün yeme bozukluklarını belirleme ve ele alma konusunda ileri eğitimden ve kılavuzlardan fayda göreceklerine inandıklarını ortaya koymuştur.

  • Egzersiz kompulsiyonu ile çeşitli yeme bozuklukları biçimleri arasında güçlü bir bağlantı bulunmaktadır.

  • Anoreksiya nervoza hastalarının %40 ila %80'i kilo almamak için aşırı egzersiz yapmaya eğilimlidir.

Diyabulimiya

  • Diyabeti olan kişilerde yeme bozukluklarının yaygınlığı ve insülin kısıtlaması üzerine son 25 yılda yayınlanan çalışmaların gözden geçirilmesi, kadınların %30-35'inin hayatlarının bir noktasında kilo vermek için insülini kısıtladığını göstermektedir. Bu sayı on yıllar boyunca nispeten sabit kalmıştır.

  • 2000 yılında üç Kanada şehrinde ergenler üzerinde yapılan bir araştırma, tip 1 diyabeti olan genç kadınların teşhis edilebilir bir yeme bozukluğuna sahip olma olasılığının 2,4 kat ve eşik altı yeme bozukluğuna sahip olma olasılığının 1,9 kat daha fazla olduğunu bulmuştur.

  • Daha yeni bir çalışmada, Tip 1 diyabeti olan kadın hastaların 1/3'ü ve erkek hastaların 1/6'sı düzensiz beslenme ve sık insülin kısıtlaması bildirmiştir.

  • Diyabeti olan kişiler, düşük kan şekeri yaşadıklarında genellikle kontrolsüz yemek yeme deneyimi yaşamaktadır. Duke Üniversitesi'nin tip 1 diyabeti olan 276 kişiyle yaptığı çalışmada, kontrolsüz yeme sıklığı, kilo yönetimi için insülin ihmalinin %31,3'üne katkıda bulunmuştur.

  • Norveç'teki ergenler üzerinde yapılan bir araştırma, yaşa ek olarak, diyabete yönelik olumsuz tutum ve insülin hakkındaki olumsuz inançların, insülin kısıtlaması ve yeme bozukluğu davranışı ile en yüksek ilişkiye sahip olduğunu ortaya koymuştur.

  • Diyabeti olan kişilerde genellikle yeme bozukluklarıyla ilişkili duygusal durumlar için daha yüksek risk vardır. Örneğin, 42 çalışmanın analizi, diyabetin klinik depresyon geçirme olasılığını iki katına çıkardığını (1,7 – 2,9 kat daha fazla) bulmuştur.

Diyet/"Temiz Beslenme"

  • 14 ve 15 yaşındakiler üzerinde yapılan geniş bir çalışmada, diyet yapmanın yeme bozukluğu gelişiminde en önemli gösterge olduğu bulunmuştur. Orta derecede diyet yapanların yeme bozukluğu geliştirme olasılığının 5 kat daha fazla ve aşırı kısıtlama uygulayanların yeme bozukluğu geliştirme olasılığının diyet yapmayanlara göre 18 kat daha fazla olduğu bulunmuştur.

  • Genç kızların %62,3'ü ve genç erkeklerin %28,8'i kilo vermeye çalıştığını bildirmektedir. Kızların %58,6'sı ve erkeklerin %28,2'si aktif olarak diyet yapmaktadır. Kızların %68,4'ü ve erkeklerin %51'i kilo vermek veya kilo almamak için spor yapmaktadır.

  • Genç kızların yarısından fazlası ve genç erkeklerin yaklaşık üçte biri öğün atlamak, oruç tutmak, sigara içmek, kusmak ve müshil almak gibi sağlıksız kilo kontrol davranışları kullanmaktadır.

  • Ergen kızların % 35-57'si hızlı diyet, oruç, kendi kendine kusma, diyet hapları veya müshil kullanmaktadır. Aşırı kilolu kızların çok fazla diyet yapma olasılığı normal kilolu kızlardan daha fazladır.

  • Sık sık diyet yapan kızların tıkınırcasına yemek yeme olasılığı, diyet yapmayan kızlara göre 12 kat daha fazladır.

  • Fazla kilolu olmayan kızlar arasında bile, 1/3'ten fazlası diyet yaptığını bildirmektedir.

  • Diyet yapanların %95'i verdikleri kiloları 1-5 yıl içinde geri almaktadır.

  • Kilo vermek veya kilo almamak için, genç kızların %19,1'i ve genç erkeklerin %7,6'sı 24 saat veya daha fazla oruç tutmakta, kızların %12,6'sı ve erkeklerin %5,5'i diyet hapı, toz veya sıvı kullanmakta ve kızların %7,8'i ve erkeklerin %2,9'u kusmakta veya laksatif almaktadır .

  • Liseli kız öğrencilerin %12,6'sı kilo kontrolü için doktor tavsiyesi olmadan diyet hapı, toz veya sıvı almıştır.

  • Çok sayıda çalışma, diyet yapmanın hem erkek hem de kızlarda daha fazla kilo alımı ve artan tıkınırcasına yeme oranları ile ilişkili olduğunu bulmuştur.

  • Haftada birden fazla diyet yapan ortaokullu kızların sigara içme olasılığının, diyet yapmayanlara kıyasla yaklaşık dört kat daha fazla olduğu bulunmuştur.

  • 2001'de kilo verme reklamlarına yönelik bir içerik analizi, kilo verme ürünü reklamlarının yarısından fazlasının yanlış, asılsız iddialardan yararlandığını ortaya çıkarmıştır.

  • Amerikalılar her yıl diyet ve diyet ürünlerine 60 milyar doların üzerinde para harcamaktadır.

APA Uygulama Yönergeleri (2000 & 1993) şu tıbbi bulguları bildirmektedir:

  • Yeme bozukluklarının fiziksel sonuçları, yetersiz beslenmenin neden olduğu tüm ciddi bozuklukları, özellikle kardiyovasküler sorunları içermektedir.

  • Prepubertal (ergenlik öncesi) hastalarda büyüme geriliği ve cinsel olgunluk duraksaması görülebilmektedir.

  • Normal EKG'lere sahip "aldatıcı bir şekilde iyi görünen ve hisseden" kişilerde bile kalp düzensizlikleri, nabız ve kan basıncında değişiklikler olabilmekte ve ani ölüm riski bulunmaktadır.

  • Uzamış amenore (>6 ay) geri dönüşümsüz osteopeniye ve yüksek oranda kırıklara neden olabilmektedir.

  • Anoreksiya nervoza hastalarının >%50'sinde beynin anormal BT taramaları bulunmaktadır.

Marjinal Sesler

  • 1999'dan 2009'a kadar, yeme bozuklukları nedeniyle hastaneye yatışlar tüm yaş gruplarında artmış, ancak en fazla %88 ile 45-65 yaş grubundaki hastaların hastaneye yatışları artmıştır. 2009'da yeme bozukluğu nedeniyle hastaneye yatışların %25'ini 45 yaş üstü kişiler oluşturmuştur.

  • Düşük gelirli ailelerden gelen genç kızların bulimiya nervoza olma olasılığı, varlıklı ailelerden gelen kızlardan %153 daha fazladır.

  • 1999'dan 2009'a kadar yeme bozukluğuyla ilgili bir nedenden dolayı hastaneye kaldırılan erkeklerin sayısı %53 artmıştır.

  • 2014 yılında yapılan bir araştırma, düzensiz yeme oranlarının tüm demografik sektörlerde arttığını, ancak bu oranın erkek, sosyoekonomik düzeyi düşük ve yaşlı katılımcılarda daha hızlı olduğunu bulmuştur.

  • Subklinik yeme bozukluğu davranışları, erkekler arasında neredeyse kadınlar arasında olduğu kadar yaygındır.

Medya

  • Dove Global Güzellik ve Güven Raporu'na göre, 13 ülkede 10.500 kadın ve kız çocuğu, güzellik ve görünüş kaygısının kritik küresel sorunlar olmaya devam ettiğini ve medyanın endişelerini yönlendiren önemli bir faktör olduğunu bildirmiştir.

  • Her 10 kadın ve kızdan yaklaşık 7'si, medyanın mükemmellik baskısı ve reklamın gerçekçi olmayan güzellik standardı tarafından yönlendirildiğini söyledikleri beden güveninde düşüş ve güzellik ve görünüş kaygısında artış bildirmektedir.

  • Neredeyse her 10 kızdan 8'i (%79) ve hatta daha fazla kadın (%85) en iyi şekilde göründüklerini hissetmediklerinde hayatlarındaki önemli olaylardan vazgeçtiklerini itiraf etmiştir.

  • 10 kadından dokuzu, beden imajları hakkında kötü hissettiklerinde aslında yemek yemeyeceklerini ve sağlıklarını riske atacaklarını söylemektedir. Ve 10 kızdan 7'si, kendilerini güvensiz hissettiklerinde kararlarında daha az iddialı olduklarını söylemiştir.

  • Bu gerçek dışı mesajları etkisiz hale getirmek için dünyanın dört bir yanındaki kadınların ve kızların çoğu, medyayı daha çeşitli fiziksel görünümleri, yaşları, ırkları, beden şekillerini ve boyutlarını yansıtması için zorlamaktadır.

  • Sosyal medya üzerine yapılan bir araştırmaya göre, kızların neredeyse tamamı (%95) sosyal medya gönderilerinde, yorumlarında, fotoğraflarında ve videolarında şiddetli güzellik eleştirileri gördüklerini söylemekte ve çoğunluk bunları haftada en az bir kez görmekte (%72) ve keşke sosyal medyanın beden pozitifliğini güçlendiren bir alan olmasını (%62) dilemektedir.

  • Common Sense Media'ya göre, genç kızların %41'i sosyal medyayı "kendilerini daha havalı göstermek" için kullandığını söylemektedir. Gençler internette iyi ve havalı görünmek için baskı hissetmekte, ancak aynı zamanda sosyal medyanın arkadaşlıklarına ve bağlantılarına yardımcı olduğunu düşünmektedir.

  • Genç kızlar üzerinde yapılan bir araştırma, sosyal medya kullanıcılarının, sosyal medya kullanmayanlara göre önemli ölçüde daha fazla zayıflık dürtüsünü içselleştirdiğini ve beden gözetimine girdiğini bulmuştur.

  • Başka bir çalışma, sosyal medya kullanımının kendini nesneleştirme ile bağlantılı olduğunu ve sosyal medyayı günde sadece 30 dakika kullanmanın kendi bedeninize bakışınızı değiştirebileceğini bulmuştur.

Erkekler

  • 1999'dan 2009'a kadar yeme bozukluğuyla ilgili bir nedenden dolayı hastaneye kaldırılan erkeklerin sayısı %53 artmıştır.

  • En çok alıntı yapılan çalışma, erkeklerin yaşam boyu anoreksiya nervoza (AN) için %0,3, bulimia nervoza (BN) için %0,5 ve tıkınırcasına yeme bozukluğu (TYB) için %2 prevalansına sahip olduğunu tahmin etmektedir. Bu rakamlar, AN ve BN olan bireylerin %25'ini ve TYB olan bireylerin %36'sını temsil eden erkeklere karşılık gelmektedir. Çalışma, DSM-IV kriterlerine dayalıdır.

  • 1383 ergen üzerinde yapılan bir çalışmada, erkeklerde herhangi bir DSM-5 YB prevalansının 14 yaşında %1,2, 17 yaşında %2,6 ve 20 yaşında %2,9 olduğu bildirilmiştir.

  • Erkek cinselliği ve yeme bozukluklarına bakıldığında, eşcinsel erkeklerde (%15) heteroseksüel erkeklerden (%5) daha yüksek oranda YB teşhisi konmuştur, ancak bu yüzdeler nüfus rakamlarına uygulandığında, YB olan erkeklerin çoğunluğu heteroseksüeldir.

  • Subklinik yeme bozukluğu davranışları (tıkınırcasına yeme, kusma, laksatif suistimali ve kilo vermek için oruç tutma dahil) erkekler arasında neredeyse kadınlar arasında olduğu kadar yaygındır.

  • Çeşitli çalışmalar, YB olan erkeklerde ölüm riskinin kadınlara göre daha yüksek olduğunu göstermektedir.

  • Yeme bozukluğu olan erkekler genellikle depresyon, aşırı egzersiz, madde bozuklukları ve anksiyete gibi komorbid durumlardan muzdariptir.

Ölüm oranı

  • Anoreksiyanın tahmini ölüm oranı yaklaşık %10'dur.

  • Anoreksiya ile mücadele edenler arasında 5 ölümden 1'i intihar nedeniyledir.

  • Araştırmacılar, Minnesota Üniversitesi ayakta tedavi kliniğinde anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza ve TDBYB için 8-25 yıl boyunca değerlendirilen 1.885 kişinin kayıtlarını incelemiştir. Araştırmacılar, incelenen tüm yeme bozuklukları için artmış bir intihar riski bulmuştur. Anoreksiya nervoza için kaba ölüm oranları %4 idi; bulimiya nervoza için %3,9; ve TDBYB için %5,2.

Madde Kullanımı

  • Ulusal Bağımlılık ve Madde Bağımlılığı Merkezi'ne göre, yeme bozukluğu olan bireylerin %50'ye varan bir oranı, genel nüfustan beş kat daha yüksek bir oranda alkol veya yasadışı uyuşturucuları kötüye kullanmıştır.

  • Alkol veya diğer uyuşturucuları kötüye kullanan veya bağımlı olan kişilerin %35'e varan bir kısmında, genel nüfustan 11 kat daha fazla bir oranda yeme bozuklukları görülmüştür.

  • Yeme bozukluğu olan veya bu bozuklukların subklinik semptomları olan kişiler tarafından en sık suistimal edilen maddeler şunları içermektedir: kafein, tütün, alkol, laksatifler, kusturucular, idrar söktürücüler, iştah kesiciler (amfetaminler), eroin ve kokain.

  • Kolej birinci sınıf öğrencilerinde alkol tüketiminden önce kalori kısıtlamasını inceleyen bir çalışmada, deneklerin %14'ü kalori kısıtlaması bildirmiş, %6'sı kilo alımını önlemek ve %10'u alkolün etkisini artırmak için kalori kısıtladığını bildirmiştir.

  • Alkol bağımlısı ve bulimiya nervoza olan kadınlar, alkol bağımlısı olmayan bulimiya nervoza yaşayan kadınlara göre daha yüksek oranda intihar girişimi, kaygı, kişilik ve davranış bozuklukları ve diğer uyuşturucu bağımlılıklarını bildirmiştir.

  • Yeme bozuklukları ve madde kötüye kullanımı, beyin kimyası, aile öyküsü, düşük benlik saygısı, depresyon, kaygı ve sosyal baskılar gibi bir dizi ortak risk faktörünü bulundurmaktadır. Diğer ortak özellikler arasında kompülsif davranış, sosyal izolasyon ve intihar riski yer almaktadır.

  • Madde kullanım bozuklukları nedeniyle tedavi gören kadın ve erkeklerin yaklaşık %20'si tıkınırcasına yemek yediğini bildirmiştir.

  • Tıkınırcasına yeme bozukluğu hastalarının %24,8'i aynı zamanda bir madde kullanım bozukluğu ile de mücadele etmiştir. TYB olan erkeklerin %40,4'ü madde kullanım bozukluğu ile mücadele ettiğini bildirmiştir.

  • Bulimiya nervoza olan kadınlarla yapılan bir çalışmada, %31'inin alkol kötüye kullanımı ve %13'ünün alkol bağımlılığı öyküsü olduğu görülmüştür.

  • Anoreksiya nervoza hastalarının %25'i, bulimiya nervoza hastalarının %34'ü ve tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişilerin %21'i bağımlı veya alkolü kötüye kullanmaktadır.

  • Anoreksiya nervoza hastalarının %27'si, bulimiya nervoza hastalarının %37'si ve tıkınırcasına yeme bozukluğu olan kişilerin %23'ü bağımlı veya diğer maddeleri kötüye kullanmaktadır.

Travma/TSSB

  • Mevcut kanıtlar, yeme bozukluğu hastalarının strese ve sonuçlarına karşı özellikle duyarlı veya savunmasız olabileceğini düşündürmektedir.

  • Çözülmemiş travma ve/veya travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), yeme bozukluğu semptomlarının devam etmesinde önemli bir kalıcı faktör olabileceği düşünülmektedir.

  • Tıkınırcasına yeme ve/veya çıkarma, travma ile ilişkili aşırı uyarılma veya kaygıyı ve travmatik deneyimleri uyuşturmayı, bunlardan kaçınmayı ve hatta unutmayı kolaylaştıran davranışlar gibi görünmektedir. Bu davranışlar pekiştirmekte ve döngüyü kırmayı zorlaştırmaktadır. Sonuç olarak, travmatik deneyimler ve bunların yıkıcı etkileri etkili bir şekilde işlenememekte ve sorun yaratmaya devam etmektedir.

  • Bulimiya nervoza, tıkınırcasına yeme bozukluğu veya herhangi bir aşırı yeme bozukluğu olan kişilerde, yeme bozukluğu olmayan kişilere göre önemli ölçüde daha yüksek TSSB oranları bulunmaktadır. İki büyük ulusal temsili çalışma, bulimia nervoza hastalarında yaşam boyu yüksek TSSB oranları (%38 ve %44) bulmuştur.

  • TSSB'nin kısmi veya subklinik formları düşünüldüğünde, bulimiya nervoza semptomları olan bireylerin yarısından fazlasında TSSB veya belirgin TSSB semptomları bulunmaktadır.

  • Yeme bozukluğu olan travma geçirmiş kişiler, travmatik olayı hatırlayamamak gibi yüksek düzeyde disosiyatif semptomlar göstermektedir.

Kaynak: National Eating Disorders Association. (2023).  Statistics & Research on Eating Disorders. https://www.nationaleatingdisorders.org/statistics-research-eating-disorders 

bottom of page